Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Görünüm (Ağustos)
Geçtiğimiz günlerde hayatımızı en çok etkileyen gelişmelerden birisi aşırı sıcaklar oldu. İklim krizinin her yıl kendisini daha çok hissettirmesine alışmıştık. Bu yıl çok daha sert bir tablo ile karşılaştık.
2023 yılı hem küresel sıcaklığın hem de okyanuslardaki ısınmanın çok daha arttığı bir yıl oldu. 1970- 1990 arası 15,7 derece civarı olan küresel ortama sıcaklık, 2023 yılında 17 dereceyi aşmış durumda. 1,5 derece artışa gelmiş gibi görünüyoruz, korkutan senaryoların olduğu 2 derece artışa da oldukça yaklaşmış durumdayız. Bu gelişmenin tüketim davranışlarına ve üretim süreçlerine yansımaları hızlı olacaktır. Hem ekonomi yönetiminin hem de tüm sektörlerin hazırlıklarını hızlandırması gerekecek gibi görünüyor.
Ağustos ayının ilk yarısında gelen veriler küresel ekonominin resesyona yönelme ihtimalin arttığına işaret ediyor. Bunun bir nedeni küresel hazmet satın alma yöneticileri endeksinde özlenen gerileme. Döğer nedeni ise Çin ekonomisine ilişkin gelen verilerin beklenenden daha olumsuz olması. Çin’de Temmuz ayında ihracat ve ithalat sırasıyla yüzde 12,5 ve yüzde 14,5 yıllık gerileme gösterirken, tüketici fiyatları yüzde 03, üreteci fiyatları yüzde4,4 geriledi.
Dünyanın fabrikası konumundaki Çin’in vereleri bu ekonomideki deflasyon riskini arttırmış durumda. Çin’in deflasyonu küresel ekonomide dezenflasyonu destekleyici nitelikte olsa da jeopolitik gelişmelerle yukarı yönlü seyreden enerji ve gıda fiyatları küresel ekonomide maliyet enflasyonu kaygılarını tekrar arttırmış durumda. Geçtiğimiz hafta petrolün varil fiyatı 88 dolara ulaştı. ABD’de TÜFE beklentiler dahlinde gelirken, ÜFE beklenenden güçlü arttı. Fed’in önümüzdeki süreçte faiz arttırma ihtimali zayıflamış olsa da gelecek ilkbahar aylarına kadar faiz indirimine gitme olasılığını düşük görüyoruz.
https://dergilik.ismmmo.org.tr/ismmmonomi/23/#page=6
|